Yaz ayları başından beri yaşamış olduğumuz felaketler ve kayıplarımız ,bize çok büyük bir ders olmalı.Yüzlerce insanımız,binlerce hayvanımız ve sayısını hesaplayamayacağımız kadar yeşil örtü çeşitliliğimizi kaybettik.
Kaybolan yıllarımız,kaybettiğimiz insanlarımız ve diğer canlılarımız zaten geri gelmeyecek.Bitki örtüsü ne zaman kendini toplar bilmiyoruz,belki 50 yıl belki 100 yıl sonra.Ben en azından göremeyeceğim için görebilecek nesiller belki bu yazımı okuduğunda bir yorum yaparlar.
Yaşadığımız felaketleri hepimiz her kanaldan takip ettik.Tahlil etmeye çalıştık yaşananları.Yangın felaketinden sonraki sel felaketinde de aynı görüntüleri izledik.Bu sefer şanslıyız ki felaketin ardından çay atan olmadı ama istifa eden de olmadı.
Yangın felaketini koordine edemeyen Tarım ve Orman Bakanı,felaketlerin yaşandığı ilgili illerin valileri istifa etmek şöyle dursun yapılan çalışmaları kendi üzerlerine alıp başarılı olduklarını göstermek için uğraşıp durdular.Başta Sn.Cumhurbaşkanı bile “HATALIYIZ””Şu eksiklerimiz var”diyemedi.Sn.Cumhurbaşkanının zaten her konuda bilgisi olduğu için böyle cümleler onun mizacına ters.Orman Bakanlığının sorumluluk alanını birden daralttı İTFAİYE birimlerine bütün olumsuzlukları kaydırdı.Ama bina,yol yapımı vb.inşaat konularında yetkili tekrar bakanlıklar oldu.
Mesela Orman Bakanımız, bürokratlık açısından babasından ötürü de tecrübeli olduğunu zannettiğimiz ama aksini davranışlarıyla işaret eden,doktor Bekir Pakdemirli bey koordinasyon konusunda oldukça başarısız olduğunu,koordinasyon konusunda da doktora yapması gerektiğini,yeterli donanıma sahip olduktan sonra bürokratlığa devam edeceğini açıklayıp kendine yakışır bir şekilde istifa edebilirdi,etmedi.Sn.Cumhurbaşkanının,ki kabinedeki tüm bakanların defalarca ifade ettiği gibi talimatla iş yapabildiklerini,talimatıyla olayları yönlendirdiğini,kurumuna hakim olmadığını,hakim olmadığı bir kurumla afet yönettiğini herkes gördü.Uçağınız olmayabilir elinizde şu veya bu sebeplerle,temin edebilirsiniz.Yangının başlamasından 5 gün sonra 5.günden itibaren devletin kurumları top yekün bir çalışmaya girdi.
Oysa Sn.Cumhurbaşkanı AFAD ve UMKE nin elinde dünya çapında, teknik kabiliyetleri herkesçe takdir edilen techizatların olduğunu muhtelif defalar ifade etmişti.Mesela UMKE nin elindeki paletli ambulanslar ile canlıların kurtarılmasına ön ayak olunabilirdi.AFAD ın elindeki makina ve techizatlarla yangın söndürme çalışmaları daha kapsamlı yürütülebilirdi.Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın envanterindeki TOMA’lar ilk gün sahaya çıksaydı,Orman ve İtfaiye ekipleri çok daha profesyonel şekilde yangına müdahale edebilirlerdi.
Antalya Ve Muğla Valilerine baktım.Koskoca iki ilin valileri.Bakanların peşinde gezmek yerine,afet koordinasyonunda başrol oynayıp Yangında görev alan personel için çadırlar kurdurabilirlerdi,mesela itfaiyeciler yollarda yatıyordu.Bir Valinin en azından bir sandalye üzerinde sabahladığını görmedim,izlemedim.İzleyen gören varsa yine bu satırlar aracılığı ile haklarını veririm.Organize sanayi bölgeleri ile görüşüp ilk günden çalışmaların olduğu yerlere,yangın bölgelerine dev buzdolaplarının sevkedilmesini sağlayabilirlerdi,aynı zamanda jenaratörlerin.Mesela Antalya Valisi Ersin Yazıcı ya tatil için yer bulmak için ulaşabilmişler,kendisinin ifadesi,ama ne hikmetse afet zamanında ulaşılamıyordu.Gerçi AFAD ve UMKE birimlerine görev yapan Valilerin sözü geçiyor mu onlarda yine Sn.Cumhurbaşkanının talimatı ile mi hareket edip valileri dinlemiyorlar bilmiyorum.Öyleyse bir felaket de burada.
Geldiğimiz noktada ise CEHAPE li belediyeler suçlu,iktidar elinden geleni yaptı,yangının uzun sürmesinin tek nedeni CEHAPE li belediyelerin itfaiye birimleri.Tek sorumlu onlar.En son Heybeliada yangınında yine, İstanbul Valisi çalışma yürüten İBB ifadesini kullanmadı.İtfaiye ekipleri dedi.Bundan önce de yangın felaketinde Bakanlar Pakdemirli ve Kurum da Belediyelerin İtfaiye Birimlerini söylemek zorunda kaldıkları için en son cümlede kullandı,Sel felaketinde aynı şekilde,Heybeliada yangınında aynı şekilde.
Sel felaketinde de Bakan Kurum “çarpık yapılaşmaya,düzensiz kentleşmeye izin vermemeliydik” diyemedi.Yeni yapılan köprülerin nasıl yıkıldığını izah edemedi,tıpkı binlerce yıllık göletlere kepçe sokulmasını,Türkiyenin Maldivleri denilen Salda Gölünden kum çalınmasını,dere yataklarına kurulan ilçeleri izah edemediği gibi.
Kafama çay yemeden şunu söylüyorum:
İnsanları ayırmadan ve ayrıştırmadan,ötekileştirmeden,öfkelendirmeden,liyakata önem vererek felaketler olmadan memleket için çalışmak gerekiyor.13 adet her marka ve modelden seyahat uçağımız olacağına 40 adet yangın söndürme uçağımız olsa olmazmı?
Madem itfaiyeler sorumlu,İçişleri Bakanlığı ödenek yokluğu yüzünden RET cevabı vermesin belediyelere ekipman alımı için,İtfaiyeler helikopter bile alabilsinler.Milyon dolarlık makam araçları alacağımıza yangın ekipmanları alalım.Dere yataklarına ilçe kurmayalım,ormanlık alanlara maden ocağı açmayalım,kaynak sularını HES ler ile baltalamayalım.
Bir yerden yönetilmesin Türkiye Cumhuriyeti.Herkes işini yapsın,yapamayan da İSTİFA ETSİN,İstifa onurlu bir harekettir inanın.
Seyahat Uçağı alacağımıza bizi geleceğe uçuracak hamleler yapalım,çalışmalara katılalım,herkesle barışık olalım.
Artık fazla yanan ampülümüz varsa da lütfen söndürelim daha fazla karanlıkta kalmak istemiyorsak.Bilinçli yaşamak,doğru yaşamaktır.
Yorumlar