Ana içeriğe atla

Dünyanın En Güzel Kokusu




Türk Sinema filmleri birazda Türk insanın karakterini yansıtıyor.Yaşayışını konu ediniyor.
Belki de zorunda hissediyor kendisini.
Eskiye göre çok daha gelişen,büyüyen ve daha kaliteli olan bir film prodüksiyon sektörümüz mevcut.
Oyuncular da bu gelişen ve büyüyen sektörün içinde kendilerini daha fazla geliştirmek ihtiyacı hissediyorlar.
Yeniliklere pek açık değiliz toplum olarak.İstiyoruz ki alıştığımız bildiğimiz simaları hep karşımızda görelim.Yeni isim ve yüzlere birden fazla şans vermeye alışık değiliz.Ama alışmalıyız.

Dünyanın En Güzel Kokusu başladığı gibi gitmiyor bir kere.İlk başlarda "bu gece barda gönlüm hovarda" tadında bir hayat anlayışı olan erkeğin maceraları sıksa da Derya'nın hikayeyi ve Hakan'ı sürüklemesi tatminkar.
Duygusal,klasik denebilecek bir konu işlenmiş belki ama film dinamik.
Hani derim ya Türk Sinema Filmlerinin genel problemi sonuç bölümünün başarılı bağlanamaması diye.Bu filmde sonuç bölümünde belirgin bir sıkıntı olmasa da giriş ve gelişme bölümü problemli.Giriş ve gelişme bölümü daha canlı,daha dinamik bağlanabilirdi.

Teknik olarak oyunculukları değerlendirebilecek bir altyapım kesinlikle 
yok.Bir oyuncu coach u veya bir yönetmen değilim.Ancak şunu ifade etmek istiyorum.Hakan rolünü oynayan Rıza Kocaoğlu'nun filmlerdeki salaş görüntüsünü bırakması düşüncesindeyim.

Zaman geçirilebilecek bir film asla değil.Mutlaka izleyin.Akabinde kendi yorumunuzu ekleyin.

10 üzerinden değerlendirildiği zaman 6,5 , 5 üzerinden değerlendirildiği zaman 3-3,5 puanı hakedebilecek bir film diyebilirim.

İyi seyirler.

Yorumlar

Popüler Olanlar

Letters to Juliet / Aşk Mektupları

Nişanlısı ile Roma’ya tatile gelen haber dedektifi.Yıllar önce aşık olduğu adamı bulmak isteyen olgun ama hala güzel olan kadın ve onun peşini bırakmayan bu olgun kadından başka kimsesi olmayan torunu. Bir merak ve mektup cevabı ile başlayan olaylar bir çiftliğe kadar uzanıyor. Mutlu bir son aramak için ne yalan söylemek gerekiyor ne de kavga etmek.Biraz çabalamanın yeteceğini,pes etmemenin gerekliliğini bu film bize gösteriyor. Letters to Juliet / Aşk Mektuplarını izlerken keyif alacaksınız.İtalya’nın eşsiz manzaraları ve doğası ile küçük bir gezintiye çıkacaksınız. Filmi izlerken haber dedektifinin nişanlısından ayrılması sahnesi biraz durağan gibi gözüktü bana,bir de yaşlı kadının torunu ile haber dedektifinin kalplerinin buluşması sahnesi sanki biraz daha romantik biraz daha heyecanlı olabilirdi. Filmin giriş gelişme ve sonuç bölümleri aralarındaki bağ olarak başarısız değil lakin çok da başarı değil. İzleyin derim. Benim Puanım 7,50/10.

DAMSIZ OKUMAYINIZ...

Bekarlar sevinecek,bir birlikteliği olanlar belki kızacak,evliler aslında doğru söylüyor diyecek. Ne olursa olsun siz bu yazıyı DAMSIZ okumayın. Fransızcada “dame” kadın anlamına geliyormuş. 80 lerin 90 ların modası gibidir DAMSIZ bir yere girilmemesi.Ama ne hikmetse modalar gelip geçti bu olay geçmedi. Hani diyoruz ya bastırılmış duygularla bezenmiş birçok insan aramızda.Şiddete de meyilliler.Toplumdan dışlamakla kalmıyoruz,ceza almaları için uğraşıyoruz.Makul birçok sebebi var elbet. Ama düşündük mü?DAMSIZ bir yere neden gidemiyoruz? Bu yazıyı okuyanlar sadece erkekler açısından düşünmesin olayı. Mesela kadınlar.Bir kadın birliktelik yaşadığı bir insan ile sert bir şekilde tartışıyor.Kafası dumanlı.Bir başka erkek arkadaşı ile de paylaşmak istiyor.Herşey buraya kadar normal.Kadın X mekana gidiyor içkisini söylüyor,yudumlamaya derken beklemeye başlıyor. Erkek arkadaşı geliyor ama girmesi ne mümkün.DAMSIZ GİREMEZSİNİZ. Neden ben sapık mıyım?diyecek oluyor.Yapılabilecek bi...

Gözler ve Şiirler

Gözler En çok sevgiliyi özler Sözler Bazen bir ilişkiyi var Bazen yok eder Diller Yüreklere işler Eller Kenetlenince Hiç ayrılmasak derler. Şiirler; Gözler için yazılırlar Sözleri dikkat çeker Dillere destan olmuştur bazıları Eller gibi bir gün Unutulup giderler. 00:30 28/09/2016 by BFD