Belki de zorunda hissediyor kendisini.
Eskiye göre çok daha gelişen,büyüyen ve daha kaliteli olan bir film prodüksiyon sektörümüz mevcut.
Oyuncular da bu gelişen ve büyüyen sektörün içinde kendilerini daha fazla geliştirmek ihtiyacı hissediyorlar.
Yeniliklere pek açık değiliz toplum olarak.İstiyoruz ki alıştığımız bildiğimiz simaları hep karşımızda görelim.Yeni isim ve yüzlere birden fazla şans vermeye alışık değiliz.Ama alışmalıyız.
Dünyanın En Güzel Kokusu başladığı gibi gitmiyor bir kere.İlk başlarda "bu gece barda gönlüm hovarda" tadında bir hayat anlayışı olan erkeğin maceraları sıksa da Derya'nın hikayeyi ve Hakan'ı sürüklemesi tatminkar.
Duygusal,klasik denebilecek bir konu işlenmiş belki ama film dinamik.
Hani derim ya Türk Sinema Filmlerinin genel problemi sonuç bölümünün başarılı bağlanamaması diye.Bu filmde sonuç bölümünde belirgin bir sıkıntı olmasa da giriş ve gelişme bölümü problemli.Giriş ve gelişme bölümü daha canlı,daha dinamik bağlanabilirdi.
Teknik olarak oyunculukları değerlendirebilecek bir altyapım kesinlikle
yok.Bir oyuncu coach u veya bir yönetmen değilim.Ancak şunu ifade etmek istiyorum.Hakan rolünü oynayan Rıza Kocaoğlu'nun filmlerdeki salaş görüntüsünü bırakması düşüncesindeyim.
Zaman geçirilebilecek bir film asla değil.Mutlaka izleyin.Akabinde kendi yorumunuzu ekleyin.
10 üzerinden değerlendirildiği zaman 6,5 , 5 üzerinden değerlendirildiği zaman 3-3,5 puanı hakedebilecek bir film diyebilirim.
İyi seyirler.
Yorumlar